21 Haziran 2016 Salı

mir'at-i mücella



aynanın yani beşerin şuurunun, hakkı yansıtacak varlığa ulaşması ancak kirlenmiş olan aynanın cilalanması ile mümkündür. aslında ayna herkeste vardır, cilalanması meseledir. cilalayınca hilafet sırrı ortaya çıkıyor. yani insanın hilafeti bir vekalet. hak adına, o'nun isimleri adına bir vekalet. böylece insan alemin sadece yaratılış amacı değil aynı zamanda koruyucusu, gözeticisi ve sorumlusu oluyor...

27 Ekim 2015 Salı

soruyu mu yanlış soruyoruz?





"ibn-i arabi bize yeni bir bilgi teorisi teklif ediyor. bu bilgi teorisi modern teori gibi indirgemeci değil."

6 Ekim 2015 Salı

"gaybın anahtarları"




"Allahümme yâ muhavvilel havli vel ahvâl havvil hâlenâ ilâ ahsenil hâl!"




dost cemalin görmeye...







"'doğru bineğe bindik gidiyoruz.' hayır. uyanık olmak gerekiyor. dünya öyle bir şey ki, sen gaflette olursan o binek seni kendi iştiyakı olan yerlere götürecektir..."

4 Ekim 2015 Pazar

ahlak: iyi ve kötü ayrımı mıdır? iki kol altında aslan ve geyik



bu blog, "siyaset ve tasavvuf (osmanlı siyasi düşüncesinde tasavvufun tezahürleri)"

 kitabının yazarı özkan öztürk'ün tedbîrât-ı ilâhiye derslerindeki notlarından oluşacaktır.





"yeryüzünde zuhur eden bütün sıfatlar insan dediğimiz varlıkta vardır, bulunmaktadır. dolayısıyla ahlak dediğimiz şey bu sıfatları kötü ve iyi diye ayırıp kötüleri yok etmek değildir. ibn-i arabi bize şunu söylüyor: ahlak, kötü sıfatları ve iyi sıfatları birlikte yönetmektir. ve kötü sıfatların bile, (Allah insanda bir varlık formu olarak var ettiği için)  hakikatlerini değiştirmek mümkün olmasa da tavırlarını değiştirmek mümkün olabilir. 
ahlak'ı sadece iyi sıfatlar üzerinde temellendiriyoruz. böyle bir yanlış var. ahlak; insandaki bütün sıfatların  kemal noktada var olması ve bunları bir nizam ölçüsünde yönetebilmektir. dolayısıyla insan-ı kamil denilen varlık, hem cemal hem celal sıfatlarının hepsini kendisinde bulunduran ama o sıfatları birbiriyle çatıştırmayan, bir nizama döken kimsedir. hacı bektaş-ı veli figürlerinde aslan ile geyiğin iki kol atında olması gibi..."